15 Aralık 2013 Pazar

Biraz Karekter + Biraz İnsanlık = Temiz Futbol


Bugün günlerden 15 Aralık 2013. Bu kara günü hiç unutmayın. Bugün Beşiktaş'ın üzerinde oynanan oyunları net olarak gördüğümüz gündür. Bu akşam Beşiktaşımız yöneticilerinden, oyuncularına, taraftarlarından destekleyenlerine kadar çirkin bir takım olan Kasımpaşa ile karşılaştı.Maç sonrasında hakem ile ilgili tartışmalarını oldum olası sevmem ama bu akşamki maç için söylenecek çok ama çok söz var. Maç gayet güzel başlamıştı, hakem Barış Şimşek'in ağzından düşürmediği düdüğü sayesinde maçın taraftar olan benim açımdan kötü geçeceğinin farkındaydım. Derken kimsenin tahmin edemeyeceği bir şey oldu. Kasımpaşa'lı Dong sahaya giren 2.topu dışarı atmayarak gol pozisyonuna giren Almedia'nın ayağındaki topa attı. Eminim böyle bir durumda hakem ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü böyle bir kuralın bile olmadığını düşünüyorum. Uefa ya da Fifa her neyse bir futbolcunun bu kadar alçalabileceğini düşünüpte bunun üzerine bir kural koymamışlardır diye düşünüyorum. Bu olay sonrasında komik bir hakem atışı ile gol pozisyonumuz harcandı.

Tam bu olayın etkisini üzerimden atmaya çalışırken Kasımpaşa'nın 20 metre önden kullandığı taç ve ardından gol geldi. Barış Şimşek gibi Fifak kokartı bulunan bir hakemin yapmaması gereken hatalardan biri daha karşımıza çıkmış oldu. Maçın sonlarına doğru yine bir gol pozisyonumuzda kendini Beşiktaş taraftarı olarak adlandıran, muameleden içerisindeki Beşiktaş formasını gösteren karekterini sevdiğim bir uğursuz sahaya girdi ve pozisyon içerisindeki Fernandes'e tekme attı. Bundan sorna tüm Beşiktaş camiasında kayış koptu. Yerde tekmelenmiş bir futbolcumuz, yanında onu tekmeleyeni tekmeleyen takım arkadaşları. :)  Yanlış olduğunu bilsemde orda o şerefsiz herife müdahelede bulunan oyuncularımızın her birini bir daha sevdim. Özellikle Almedia'nın tekmesinin adama gelmemesine üzüldüm. Sahaya girip futbolcumuzu tekmeleyen bu adam yüzünden 2 oyuncumuz kırmızı kart gördü. Zaten uzun zamandır iyi performans sergileyemeyen Fernandes, Beşiktaş'a küstü. Şimdi söyleyin bana bu kadar zararı yaratan bir adam gerçekten Beşiktaş'lı olabilir mi?


Bu blogda yazdığım yazıların çoğunluğunun Beşiktaş ile alakalı olmasından içimdeki Beşiktaş sevgisini anladığınızı düşünüyorum. Uzun bir aradan sonra buraya yine bir Beşiktaş yazısı ile karşınızdayım. Bugün bunları yazmam lazımdı çünkü son zamanlarda özellikle bugün yaşananlardan sonra futbol ve ligimiz ile ilgili düşüncelerim değişmeye başlamıştı.

1 Ağustos 2013 Perşembe

3 idiots

Uzun  zamandır dizi / film piyasasının bir şekilde içindeyim. Zaman zaman izleyici zaman zaman içerik sağlayıcısı olarak içerisinde bulunduğum piyasanın en çok dikkatimi çeken filmi 3 idiots oldu. Bunun farklı nedenleri var. Zamanında yöneticiliğini yaptığım bir film sitesinde en çok izlenen filmlerden birisi olan 3 idiots için gelen yorumlar beni çok etkilemişti. Gerek film gerekse başrol oyuncusu Aamir Khan için gelen yorumları uzunca bir süre dikkate alamamıştım. İş ve özel hayatımın yoğunluğu bunda etkiliydi. Sonunda 2009 yapımı olan bu filmi geçtiğimiz aylarda izlemeyi başardım. :) 4 yıl falan geçmiş üzerinden film piyasaya çıkalı neredeyse tarihe gömülecekmiş. :D

3 idiots / 3 ahmak filmi gerçekten yorumlarda belirtildiği üzere güzel bir film. Keşke zamanında izleseydim hayatımı değiştirebileceğim bilgileri alabilirdim. Film insanların robot gibi yaşamasına karşı olarak insanların sevdiği işi yapmasını anlatan ki gerçekten doğru yerlere değinen bir senaryoya sahip. Özellikle filmin sonunda hadi be diyebileceğiniz sahneleri görünce hayatın anlamını daha iyi anlayacaksınız. Türkçe altyazılı izleyebileceğiniz bu filmin Bollywood filmlerinin çoğunda olduğu gibi malesef Türkçe dublajı bulunmamakta. Film gerçekten izlenmeye değer, ben izledim ve gerçekten beğendim. Sonrasında yorumlara da bakarak Aamir Khan'ın tüm filmlerini araştırdım. Sanırım adamın içinde bulunduğu bütün filmleri izleyeceğim. Hatta Ghajini filmini şimdiden açtım izlemeye başlayacağım birazdan. Film hakkındaki yorumlarımı da blogumda sizlere aktaracağım. Bundan sonra blogumda izlemenizi tavsiye ettiğim filmleri sağda görebileceğiniz izlenilesi filmler kategorisi altında sizlerle paylaşacağım. Zaman zaman yazdığım blogumdaki her yeni yazıdan haberdar olmak istiyorsanız blogumu takip listesine ekleyebilirsiniz. Haydi kalın sağlıcakla

18 Temmuz 2013 Perşembe

Ve Beşiktaş'a Ceza Geldi

Yaklaşık bir aydır süre gelen yeni şike muhabbetinin UEFA nezdindeki sonucunu dün akşam öğrendik. Ülkemizde ilk olarak iki sene önce ortaya atılan şike süreci sonunda takımlarımızla birlikte ülkemizin de rezil olması ile sonuçlandı. Bu yazımda biraz bu olayları didikleyeceğim. Detaylarını burada paylaşamaya çalışacağım. Tabi ki bir Beşiktaşlı olarak bu konu hakkındaki düşüncelerimi de yazacağım. Bakalım olay benim için nasıl gelişmiş.

Bildiğiniz üzere geçen ay içerisinde gerçekleşen Beşiktaş genel kurulu öncesi kulüp, Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu UEFA tarafından mahkemeye çağırılmış ve bundan iki sene önce başlayan şike süreci nedeniyle yargılanacakları belirtilmişti. Seçim sonrası bütün avukatları ve belgeleri toplayan Fikret Orman soluğu Nyon'da Uefa binasında almıştı. Yapılan duruşma sonucunda kulüp 1 yıl Avrupa kupalarından men edilme cezası aldı. Ne tesadüftür ki aynı gün yapılan mahkemede Fenerbahçe'ye de 2+1 yıllık bir ceza geldiği açıklandı. Olaylar sonucunda iki kulüp hemen hemen aynı açıklamayı yaptı. Olay tahkime taşındı. Geçtiğimi hafta çarşamba günü Fenerbahçe, perşembe günü de Beşiktaş tahkimde kendini savundu. Ve dün tahkim sonucunda UEFA'nın kesin kararı açıklandı. Fenerbahçe'nin aldığı cezadaki +1 silindi. Beşiktaş'ımızın cezasında herhangi bir değişiklik olmadı. Bu olayları sonucu ne olursa olsun Beşiktaş'ın başına açanları Allah'a havale ediyorum. Tüm ülkemizi dünyaya rezil ettiler.



16 Haziran 2013 Pazar

Beşiktaş Başkanı Kim Olacak?

Tüm Beşiktaşlıların aklındaki en önemli soru yeni başkanın kim olacağı. Dün yapılan mali kuruldan sonra bugün genel kurul yapıldı. Herkesin bildiği gibi Beşiktaş başkanlığı için iki aday var. Bunlarda birisi mevcut başkan Fikret Orman olurken diğer aday Yıldırım Demirören zamanında yöneticilik yapmış Serdal Adalı idi. BJK Genel Kurulu'nda oy verme işlemi saat 10:00'da başladı. 17:00'ye kadar süren oy verme işlemi sonrasında sandıklar açılarark oylar sayılmaya başladı.


Genel Kurulda Sandıklar Açılıyor.

Genel Kuruldan gelen haberler neticesinde saat 19:00'da bu yazıyı yazıyorum. An itibari ile 3 sandık açıldı ve mevcut başkan Fikret Orman; Serdal Adalı'yı ikiye katlamış durumda. Sandıklardan birinci, yirminci, ve yirmi birinci sandık açıldı. Açılan 3 sandık sonucunda Fikret Orman'ın büyük fark attığını görüyoruz. Bakalım tüm sandıkların açılması ve oyların sayılması ile bu oran değişecek mi? Merakla bekliyoruz. Beşiktaş'ımızın yeni başkanı kim olacak hep birlikte göreceğiz. Gelişmeleri elimden geldiğince buradan sizlere sunmaya çalışacağım. Takipte kalın.

2 Haziran 2013 Pazar

Taksim olaylari DirenTurkiye 31 Mayis 2013

Yıl 2013. Türkiye'yi yönetenlerin iç savaş ile uğraşan ülkeleri zalimlikle adlandırdığı zamanlardayız. Cuma günü 3-5 ağaç ve taksim olayları olarak başlayan, halkın bu zamana kadar olayların hiçbirine tepki vermemesi nedeniyle benim de yine bir şey olmaz dediğim olaylar başladı. Yıllardır şuan iktidar olan yönetimin yaptıklarını eleştirdik. Getirdikleri kısıtlamaları insanların yaşantılarına karışmaları ya da ne bileyim kendi aralarında devletin işlerini paslaşmalarını konuştuk ve kızdık. Ama bunların hiçbirinde bir icraat yapamamıştık. Eş dost ile beraberken yapılan muhabbetlerde millete olan inancımı her seferinde söyler "bir gün bu halk ayaklanacak ortalık fena karışacak" diye de belirtirdim. Arkadaşlarımın tam tersine bu ülkeden bir bok olmaz dediğini de belirteyim. Artık düşüncelerim onlara yaklaştığını, yeni yetişen nesilden kendi yaş grubum ve daha genç olanlardan bir bok olmayacağını düşündüğüm bu günlerde Taksim'de olan olaylar beni biraz heyecanlandırdı. İlk defa orada biber gazına boğulan, öldüresiye dövülenlere sevindim. Yanlış anlaşılmasın gençliğin benim ilk inandığım gibi olduğunu gördüğüm için sevindim. Yoksa orada zulüm gören kardeşlerime yapılanları çok uzaklardan izleyip bizde kendimizce tepkimizi ortaya koymaya çalışıyoruz.

Cuma günü akşam olan sınavıma hiç çalışmadım. Tüm gün olanları takip edip, oradakilere uzaktan da olsa bir şekilde yardım etmeliyim diye düşünerek vakit geçirdim. Twitter'da facebook'ta paylaşımlar yaptım. Ki sosyal medyada vatan kurtarmaya çalışanlara her zaman kızardım. Elimden geldiğince ben de onlara katıldım. Yarın ya da sonraki gün bu eylemler devam etmesi durumunda taksime gelmeyi düşünüyorum. Şimdiden hazırlıklara başladım. Kardeşlerimin yanında olacağım.

Buraya kadar yazdıklarım benim olayların başlangıcına kadar olanlara tepkilerim ve düşüncelerim. Buradan sonra nelerin olduğunu açık açık sizlere yazacağım ve ne yapabileceğimizi direnişe nasıl tepki vereceğimizi anlatmaya çalışacağım. 

Taksimde Ne Oldu?

Taksim'de Gezi Parkının yıkılıp yerine yapılması planlanan rezidans ve avm çalışmalarına karşı olan bir grup genç kitapları ve gitarları ile tepki gösteriyorlardı. Evet marjinal gençlik parka çadırlarını kurmuş başlarına gelen polislerle yemeklerini paylaşıyor, barikatların önünde kitap okuyorlardı. Peki nasıl bu hale geldi? Polisin gece insanlar uyurken çadırlarını sökmeleri, uyuyanlara biber gazı sıkmaları gibi bir çok insafsızca eylem olayları büyüttü. Türk milleti, orada gençlere yapılanı sindiremedi. Bu zamana kadar bir çok olayı sindiren halk artık baskıcı hükümete boyun eğmemesi gerektiğini hatırladı. Sosyal medyanın güzel yanını kullanarak tüm Türkiye'nin bu olaylardan haberdar olmasını sağladı. İlk başlarda atılan twitlerin hiçbirinde yardım istemediler. Sadece olanları anlattılar ve sonuç bu. Halk kendiliğinden oraya gitti oradaki zulümü gördü yetmedi kendi yaşadı ve şuan polislerin insafsızca yaptığı o hareketler yüzünden tüm Türkiye'de insanlar ayaklanmış durumda. Sonunda Türk milletinden beklenen o direniş geldi. Şuan bu yazıyı yazarken dışarıdaki tencere tava seslerini dinliyorum.

Sonuç

Binlerce hatta milyonlarca insan meydanlara döküldü. Herkes yapılanlara karşı ayaklandı.Artık Türkiye'nin hak ettiğini yaşamasını barışçıl ve insancıl bir karşılık görmesi gerektiğini herkes anladı. Yapılanlar sadece bunun için. Bunların herhangi bir siyasi partinin kışkırtmasıyla yapıldığını düşünmek saçma. Yıllardır ülkeyi bu hale getiren yobaz zihniyetli insanların şuan olanları anlamasını beklemeyin. Onlar hala meydandakileri alkolik, marjinal, çapulcu olarak nitelendireceklerdir. Siz onları dinlemeyin karşılık veripte sinirlerinizi daha da germeyin.

Ne yapmalı? 
Özellikle İstanbul , Ankara ve İzmir'de olanlar kardeşlerimize yardım etmeli. Maddi manevi. Yanlarında olun sizde biber gazı yiyin ülke için çok mu? Gidin limon götürün. Onlara destek olmasınız bile insanlıık için bunu yapabilirsiniz bence.

En önemlisi bence annenizi babanızı yakınlarınızı iyice bilinçlendirin. Twitter, Facebook kullanmayı bilmeyen bunlarda bihaber milyonlarca insan var bu ülkede çoğunun olaylardan haberi bile yok. Bizim yavşak medyamız olayı eylemcilerin polise saldırısı olarak insanlara aktarması sonucunda bir çok insan meydanlardaki insanlara kızıyor. Onları bilgilendirin. İnsanların ülke için direndiğini, yapılan zulümleri anlatın. Anlatın ki herkes olanları bilsin. Çocuğumuzla gencimizle yaşlımızla ülkemizi hak ettiği güzel  günlere taşıyalım. İktidar yanlısı medyaya tepkinizi göstermeyi unutmayın. Günlerdir olanlar ile ilgili bir haber bile yapmayan kanalları ya da yaptıkları haberlerde halkı suçlayan kanalları izlemeyin. Onlara bağlı gazeteleri almayın. Yine onlara bağlı internet sitelerine ve hesaplarına girmeyin. Takip etmeyi bırakın.

Ne Yapmamalı?

Tepkinizin dozunu abartmayın. Sağa sola zarar vermeyin. Haklıyken haksız duruma düşmeyin. Polisin ya da iktidarın aranıza sokacağı provakatörlerin gazına gelmeyin. Sağa sola zarar verenleri, polise saldırmaya kalkanları uyarın , önleyin.
----

Güzel ülkemin bütünleşip zalimliğe karşı verdiği mücadelede bende varım. Her yoldan eylemlere destek olmaya çalışıyorum. Hatta İzmir, Ankara ve İstanbul'da olanları, polisin o insanlara yaptığı muameleyi gördükçe daha da sinirleniyorum. Hayvandan beter davranan bir polis var karşımızda. Yanımızda olacaklarına karşımızdalar. Aşağıdaki video İzmir'de çekildi. Videoda 4-5 polisin genç bir kıza nasıl tekme tokat daldığını göreceksiniz. Video ağır küfürler içerir.




Youtube'da eylemler ile ilgili çok bir video göremiyoruz. Özellikle youtube'da taksim araması yaptığımızda hatalar ile karşılaşıyoruz. Bunun ile ilgili detaylı bir araştırma yapıp nedenini ya da nasıl yapılacağını çözmeye çalışacağım. #direngezi #direntürkiye #direnhalk 

19 Mayıs 2013 Pazar

Miladi Dolmuş Bir Söz: Spor Dostluk Barış Ve Kardeşliktir

Bu yazıyı yazma konusunda çok çelişkide kaldım. Yazarsam çok ağır sözler sarf edecektim çünkü. Ben bunları söylesem de bu işin düzelmeyeceğini bildiğim için şimdilik bir şey yazmıyorum.

Halbuki yazıma böyle başlıyordum
Ulu önder Atatürk gençleri spora yönlendirirken onlara spor konusunda verdiği öğütlerden birisi; Spor Dostluk Barış ve Kardeşliktir. Bir çok konuda günümüz insanlarının Atatürk'ün ilkelerini ve verdiği öğütlere uymadıklarını görmüştüm. Ama Fenerbahçe Galatasaray maçından sonra olanlar, bir kardeşimizin hayatını kaybetmesi bu düşüncelerin artık hiç ama hiç hatırlanmadığını gösterdi bana. 

Ama yazmıyorum. Söyleyeceğim tek şey Allah Burak Yıldırım'ın ailesine sabır versin. Bunu yapanların ve o zihniyette olanların da belasını versin. 

11 Mayıs 2013 Cumartesi

İki Sene Sonra Görüşürüz İnönü

Beşiktaş bugün oynayacağı maç ile İnönü'ye vedaya hazırlanıyor. 1947 yılında açılan stad bugün ki Gençlerbirliği maçı ile camiaya veda edecek. Aslında ara mı  yoksa veda mı bunu hep birlikte önümüzdeki sezon yapılacak anlaşmalar ile göreceğiz. Büyük ihtimal ile İnönü ismi kalkacak ve stad ismi bir sponsor ile birlikte anılacak. Bu yüzden İnönü'ye veda edeceğiz. Bu yapılan doğru mu derseniz ; bence doğru. Dünyanın birçok yerinde böyle bir yapılaşma görüyoruz. Özellikle stad sponsorluklarından yılda 15-20 Milyon Euro gelir sağlanacağını da düşünürsek böyle bir şeyin gerekli olduğunu anlayabiliriz. İnönü isminin değişmesine karşı olanların da bu rakamları duyduğunda anlayış göstereceğini düşünüyorum. Sonuçta bizim mabedimi orada olacak biz yine orada olacağız. (Stadın başka yere taşınması fikrinden daha iyi durumdayız bence.)

Son maça olan ilgi çok fazla. Biletler satışa çıkarıldıktan saatler sonra tükendi. Duyumlarıma göre 180 bin talep varmış biletlere. Beşiktaş taraftarı haklı olarak böyle önemli bir günü haklı olarak kaçırmak istemiyor. Bu yoğun ilgiye yönetim nasıl cevap verebilecek bilmiyorum ama tek bildiğim o kadar insanın stada bir şekilde gireceği. Spor haber sitelerinde yönetimin koltukların kırılmaması kulübün onları satıp gelir elde edeceği gibi haberleri ne yönetimin ne de taraftarın hoşuna gitmedi. Hatta taraftarların sunduğu bir öneri vardı ki Beşiktaş taraftarının vefasını nasıl gösterdiğini gayet iyi anlayabilirdiniz. Öneride; madem koltukların kırılmasını istemiyorsunuz, sökün şimdiden tüm koltukları stada alabildiğine insan alın. Yani koltuklar sökülecek bu sayede 32 bin kişilik stada minimum 60 bin kişi alınabilecekti. Tabi ki böyle bir şeyi resmi olarak yapmak imkansız. Ancak yapılsa da yapılmasa da stadın 32 binden çok daha fazla olacağını herkes biliyor.

Beşiktaş Taraftarı Sosyal Medyada Coşuyor

Taraftarlar bir haftadır sosyal medyada özellikle Twitter'da büyük kampanyalar yürütüyor. Çıkardıkları hashtag'ler ile Beşiktaş'a ve İnönü'ye olan sevgilerini anlatıyorlar. Bunların en güzeli ve en çok ilgi gösterileni
#HoscakalİkiGözümHoscakalİnönü olanı. Bugün stada asılan bir pankartta yazılı olan bu cümle tüm taraftarın duygularını anlatıyor. Pankartı aşağıdaki resimde görebilirsiniz.

Bunun yanı sıra İnönüyü BeyazlarlaDonatalım BugünGünlerden SEREFBey #İnönüHatıralarım SanaGeldiğimizTümYollarıAteşeVerdikBiz gibi hashtag'leri de görmemiz mümkün. Sosyal medyadaki paylaşımların yukarıda bahsettiğim stada olan ilgiden daha yoğun ilgi gördüğü şüphesiz. Neyse bu konulara girmeyelim şimdilik.

Peki Nerede Oynayacağız?
Taraftar İnönü'ye vedaya hazırlanırken akıllarındaki tek soru gelecek sezon nerede oynayacağımız. Bununla ilgili pek çok çalışma yapılıyor olsa da bizlere olimpiyat yolu gözüktü gibi. Galatasaray'ın yaptığı kolpadan sonra elimizde Kasımpaşa ve Olimpiyat kalıyor. Takımın avrupada mücadele edecek olması ve Kasımpaşa Stadı'nın küçük olması bizi olimpiyata itiyor. Aslında çokta üzülecek bir şey değil bu. En azından eskisi gibi yol sıkıntısı yok stadın. :)

İnşallah yeni stadımıza 2014-2015 sezonunun başında kavuşuruz. Projeler gerçek olursa çok daha güçlü geleceğimiz kesin. Stad ile ilgili projeler bir yana özellikle Fikret Orman'ın son açıklamaları beni heyecanlandırdı. Projeler ile gelecek sezon borcun 200 Milyonlara düşeceğini anlatan başkana nedense benim güvenim sonsuz. (ki kimseye güvenmem kolay kolay.) Eğer öyle bir şey olursa sonraki sezonda stadın gelirleri ile birlikte önümüz iyice açılır düşüncesindeyim. 

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Alex Ferguson Kariyerine Nokta Koyuyor

Sabah sabah aldığım bir haberle şok oldum. Manchester United teknik direktörü Alex Ferguson, sezon sonu görevini bırakacağını ve artık emekli olacağını açıklamış. Sanane oğlum diyenler çıkabilir ama yazımın başında belirteyim Ferguson benim için düne kadar en iyi teknik direktördü. Son zamanlarda Guardiola , Klopp, Mourinho gibi çıkış yakalayan teknik direktörlerin gölgesinde kaldı. Ancak onun geçmişte yaşadığı başarılar yetiştirdiği oyuncu ve antrenörler azımsanmayacak kadar fazla. Hal böyle olunca benim gibi futbolu takip eden birisi için ona hayranlık duymak gayet doğal. 26 yılın ardından oradan ayrılmak zor olacak Sir ama artık çekilmenin biraz da kendi hayatını yaşamanın zamanı gelmişti.



Manchester taraftarı kadar tüm dünyanın merak ettiği asıl soru Ferguson'un yerine kimin geçeceği. Ferguson'dan alacağı bayrağı en uç noktaya kadar taşıyacak kalitede bir ismin geleceği şüphesiz. Bu ismin kim olacağı hakkında dedikodular başlasa da benim tahminimce gelebilecek kişiler sayılı. İngiltere'ye dönmek istediğini her fırsatta dile getiren Mourinho benim ilk adayım. Real'den ayrılması biraz zor olacak ama başarıya doymuş olması onun kendi hayallerinin peşinden gitmesine destek olacaktır. Bir diğer isim Premier Lig'de Ferguson gibi istikrarı ile bilinen Everton'un teknik direktörü David Moyes. Aldığı düşük bütçeli oyuncularla kurduğu takım ile büyük başarılar yakalaması onun kırmızı şeytanlara gelmesinde büyük etken olacaktır. İsmi geçen bir diğer teknik direktör ise Klopp. Dortmund'a şüphesiz tarihinin en büyük başarısını yaşatan Klopp bence Dortmund'dan ayrılmayacaktır. Kulüp ile özdeşleşmesi ve Şampiyonlar Ligi'nde final oynatması onun Dortmund ile olan bağlarını daha da güçlendirecektir.

Benim kendi düşüncem bu yönde. Ama ben Pep Guardiola'nın Machester United menajerliğine çok yakışacağını düşünüyorum. Bayern Munich ile sezon sonu için anlaşmamış olsaydı onun da bu görevde kendini görmek isteyeceğini düşünüyorum. Sir Alex Ferguson futbolun sembol adamlarından birisi olmayı başarmıştır. Teknik olarak yerini doldurmakta sıkıntı çekmeyecektir Manchester ancak mental olarak onun gibi bir futbol dehasının eksikliğini tüm dünya hissedecektir.. 

7 Mayıs 2013 Salı

Feda Diye Diye

Yayınladığımız iki yazımızın da Beşiktaş ile ilgili olması ana temamızın Beşiktaş olacağı anlamına gelmiyor. Ancak bugün gördüğüm haberler ve uzun süredir üzerinde düşündüğüm olaylar üzerine sırayla yazmaya başladım. Önceliğimin Beşiktaş olması gönülden bağlı olduğum kulübüm düzlüğe çıkması ve başarılı işler yapmasını istediğimdendir. Kulüp olarak zor zamanlardan geçtiğimiz su götürmez bir gerçek. Ancak Feda sezonu olarak adlandırdığımız bu sezonun neredeyse boşa atılmış olması da en az onun kadar gerçek.



Fikret Orman ve yönetiminin yaptığı işleri her zaman takdir ettim. Gerçekten Beşiktaş'ın iyiliği için samimiyetle çalıştıklarını düşünüyorum. Ancak bu sezon herkese lanse edilen Feda olayının tam bir fiyasko olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu mantık olarak doğru ancak uygulanış biçimi olarak bence yanlıştı. Yapılan 110 yıllık bir kulübün ne geçmişine ne de büyüklüğüne yakışmadı.

Feda Diye Neler Yapıldı?

Kulübün saplandığı borç batağından kurtulması ve düzlüğe çıkması için uygulanan sıkı politikaları destekliyorum. Ancak başkanın, yönetimin ve son zamanlarda Samet Aybaba'nın açıklamalarının Beşiktaş'ın büyüklüğüne yakışmadığını düşünüyorum. Sürekli borçtan ya da futbol takımının bu ekonomik dar boğazda herhangi bir başarı elde edemeyeceği söylentilerini sürekli ön planda tutmaları hiç hoş değil. Feda temalı kampanyalar düzenlendi. Konser gelirleri sağlanmaya çalışıldı. Neredeyse yalvarır gibi ürün satışına yönelindi. Feda olarak yapılanların başında futbolcuların ücretlerinin revize edilmesi geliyordu. Bunun büyük oranda başarılı olduğunu düşünüyorum.

Neler Yapılmalıydı?

Futbolcuların ücretlerinde anlaşmalar ölçüsünde indirimin yapıldığını daha önce de belirttim. Oyunculara ödenen rakamlar gerçekten fazla idi. Özellikle büyük paralar alıp Beşiktaş'a alt yapıdaki oyuncular kadar bile katkı sağlamayan quaresma gibi oyuncuların takımdan temizlenmesi iyi oldu. Ürün satışına yönelinmeliydi. Ancak yalvarır cinsten değil. Bunun için futbol genel direktörlüğünde olduğu gibi iyi bir pazarlama ekibi kurulabilirdi. Yapılan kampanyaları taraftara kampanya olarak sunulması daha hoş olabilirdi. Kombine satışlarının arttırılması önemli bir husus. Bu konuda da yönetimi maalesef başarısız buluyorum. Yine aynı yöntem ile taraftara kombine satılmaya çalışıldı. Büyük oyuncularını kaybeden bir takım için kombine satışının azalması normal ancak Beşiktaş gibi bir kulübün geçmişine bakıldığında zaten öyle ahım şahım kombine satışı yapmadığını görmek zor değil. Dünya yıldızlarının getirildiği sezonu bakın kaç kombine satmışız. Bu tür satışları organize edecek profesyonel bir ekip olması gerekirdi. Varsa da başarısız olduklarını kendimce aktarabilirim. Dolayısıyla aynı kulvarda yarıştığınız rakiplerinizin sattığı forma ve kombine sayılarını görünce üzülmemek içten bile değil.

Ancak önümüzdeki yılların bu sene gibi karanlık olmadığı düşüncesindeyim. Beşiktaş'ın yavaş yavaş profesyonelleştiğini hissediyorum. Bunun ilk örneği futbol genel direktörlüğüne Önder Özen'in getirileceğine dair haberde gördük. Umarım bu kurumsallaşma çabaları başarı ile sonuçlanır. İyi bir ürün pazarlama ekibinin sıradaki iş olması gerektiği düşüncesindeyim. Feda sezonu bitmiştir. Evet Beşiktaş beklentilerin üzerinde bir oyun oynamış, talihsiz puan kayıpları ile daha iyi yerleri kaçırmış olabilir. Ancak bu bahaneler büyük bir kulübün arkasına sığınacağı türden değil. Bütün istek ve çabalarımız Beşiktaş'ımızın daha iyi olduğunu görmek içindir.

Önder Özen Beşiktaş'a Geliyor mu?

Kendi kendime takılacağım bir blog açmaya karar verdim. Hatırladığım kadarı ile bu kararı 4 ya da 5 yıl önce vermiştim bugüne nasipmiş. :) Genelde işlerini böyle sallayan birisi değilim ama bunu iş olarak değilde bir rehabilitasyon merkezi olarak gördüğümden bu zamana kadar sallamış olabilirim.

Blogumu açtıktan hemen sonra karşıma çıkan bir haber ile başlangıç yapmak istedim. Renklerine gönül verdiğimiz, bize son zamanlarda iyice cefa çekmeyi öğreten sevgili takımım Beşiktaş'ı ilgilendiren bu haber beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Ersin Düzen'in attığı şu tivit ile karşıma çıkan ve beni heyecanlandıran olayın baş kahramanı Önder Özen. Haberde Beşiktaş'ın son günlerdeki gündem maddesi olan futbol genel direktörlüğü için Önder Özen ile görüşüyor olması. Önder hocamı Ntv Spor'da takip edebildiğim kadarıyla biliyorum. Bence futbol bilgisi üst seviyede olan Beşiktaş'ın aradığı kan olarak nitelendirebiliriz kendisini.



Önder Özen Beşiktaş ile Anlaştı mı?

Ersin Düzen'in o tivitinin ardından Önder Özen'in twitter profiline baktım. Kendisi görüşmelerin olduğunu ama daha ortada herhangi bir anlaşma olmadığını belirtmiş. Dedim ya bu haber beni heyecanlandırdı; gönülden bağlıyız Beşiktaş'a, onu ayaklandıracak, hak ettiği yere taşıyabilecek herkese açıktır kapımız kadar yüreğimiz de. Kendisine ve futbol bilgisine güvendiğimizi tekrar belirtelim. Beşiktaş'ta önemli yerlerde görmek isterim kendisini. Böyle bir görev olacaksa ve kim gelecek deseler göstereceğim iki kişiden birisidir. Diğeri de sosyal medyada Başiktaş'lıların sıkça adını zikrettiği İbrahim Altınsay tabikide.(Ancak göreve gelmeyeceğine adım gibi eminim.)

Haberleri biraz araştırdığımda başkan Fikret Orman'ın bu görev için antrenörlük yapan birisini istemediğini öğrendim. Önder hoca şimdi yorumculuk yapıyor olsa da vakti zamanında 2008 yılına kadar Fenerbahçe'de çeşitli yaş gruplarında antrenörlük yapmıştır. Ancak bunun kendisinin bu göreve gelmesinde bağlayıcı bir etken olacağını düşünmüyorum. Bu habere benim kadar sevinen binlerce Beşiktaş taraftarı bulunmakta. Özellikle koyu bir Beşiktaş'lı olduğunu anladığım NTV Spor Beşiktaş Muhabiri Hakan Gündoğar'ın başlattığı hashtage gelen tivitleri incelediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Beşiktaş'ın iyi yerlere gelmesini isteyen taraftarlar olarak ne diyoruz;  .