19 Mayıs 2013 Pazar

Miladi Dolmuş Bir Söz: Spor Dostluk Barış Ve Kardeşliktir

Bu yazıyı yazma konusunda çok çelişkide kaldım. Yazarsam çok ağır sözler sarf edecektim çünkü. Ben bunları söylesem de bu işin düzelmeyeceğini bildiğim için şimdilik bir şey yazmıyorum.

Halbuki yazıma böyle başlıyordum
Ulu önder Atatürk gençleri spora yönlendirirken onlara spor konusunda verdiği öğütlerden birisi; Spor Dostluk Barış ve Kardeşliktir. Bir çok konuda günümüz insanlarının Atatürk'ün ilkelerini ve verdiği öğütlere uymadıklarını görmüştüm. Ama Fenerbahçe Galatasaray maçından sonra olanlar, bir kardeşimizin hayatını kaybetmesi bu düşüncelerin artık hiç ama hiç hatırlanmadığını gösterdi bana. 

Ama yazmıyorum. Söyleyeceğim tek şey Allah Burak Yıldırım'ın ailesine sabır versin. Bunu yapanların ve o zihniyette olanların da belasını versin. 

11 Mayıs 2013 Cumartesi

İki Sene Sonra Görüşürüz İnönü

Beşiktaş bugün oynayacağı maç ile İnönü'ye vedaya hazırlanıyor. 1947 yılında açılan stad bugün ki Gençlerbirliği maçı ile camiaya veda edecek. Aslında ara mı  yoksa veda mı bunu hep birlikte önümüzdeki sezon yapılacak anlaşmalar ile göreceğiz. Büyük ihtimal ile İnönü ismi kalkacak ve stad ismi bir sponsor ile birlikte anılacak. Bu yüzden İnönü'ye veda edeceğiz. Bu yapılan doğru mu derseniz ; bence doğru. Dünyanın birçok yerinde böyle bir yapılaşma görüyoruz. Özellikle stad sponsorluklarından yılda 15-20 Milyon Euro gelir sağlanacağını da düşünürsek böyle bir şeyin gerekli olduğunu anlayabiliriz. İnönü isminin değişmesine karşı olanların da bu rakamları duyduğunda anlayış göstereceğini düşünüyorum. Sonuçta bizim mabedimi orada olacak biz yine orada olacağız. (Stadın başka yere taşınması fikrinden daha iyi durumdayız bence.)

Son maça olan ilgi çok fazla. Biletler satışa çıkarıldıktan saatler sonra tükendi. Duyumlarıma göre 180 bin talep varmış biletlere. Beşiktaş taraftarı haklı olarak böyle önemli bir günü haklı olarak kaçırmak istemiyor. Bu yoğun ilgiye yönetim nasıl cevap verebilecek bilmiyorum ama tek bildiğim o kadar insanın stada bir şekilde gireceği. Spor haber sitelerinde yönetimin koltukların kırılmaması kulübün onları satıp gelir elde edeceği gibi haberleri ne yönetimin ne de taraftarın hoşuna gitmedi. Hatta taraftarların sunduğu bir öneri vardı ki Beşiktaş taraftarının vefasını nasıl gösterdiğini gayet iyi anlayabilirdiniz. Öneride; madem koltukların kırılmasını istemiyorsunuz, sökün şimdiden tüm koltukları stada alabildiğine insan alın. Yani koltuklar sökülecek bu sayede 32 bin kişilik stada minimum 60 bin kişi alınabilecekti. Tabi ki böyle bir şeyi resmi olarak yapmak imkansız. Ancak yapılsa da yapılmasa da stadın 32 binden çok daha fazla olacağını herkes biliyor.

Beşiktaş Taraftarı Sosyal Medyada Coşuyor

Taraftarlar bir haftadır sosyal medyada özellikle Twitter'da büyük kampanyalar yürütüyor. Çıkardıkları hashtag'ler ile Beşiktaş'a ve İnönü'ye olan sevgilerini anlatıyorlar. Bunların en güzeli ve en çok ilgi gösterileni
#HoscakalİkiGözümHoscakalİnönü olanı. Bugün stada asılan bir pankartta yazılı olan bu cümle tüm taraftarın duygularını anlatıyor. Pankartı aşağıdaki resimde görebilirsiniz.

Bunun yanı sıra İnönüyü BeyazlarlaDonatalım BugünGünlerden SEREFBey #İnönüHatıralarım SanaGeldiğimizTümYollarıAteşeVerdikBiz gibi hashtag'leri de görmemiz mümkün. Sosyal medyadaki paylaşımların yukarıda bahsettiğim stada olan ilgiden daha yoğun ilgi gördüğü şüphesiz. Neyse bu konulara girmeyelim şimdilik.

Peki Nerede Oynayacağız?
Taraftar İnönü'ye vedaya hazırlanırken akıllarındaki tek soru gelecek sezon nerede oynayacağımız. Bununla ilgili pek çok çalışma yapılıyor olsa da bizlere olimpiyat yolu gözüktü gibi. Galatasaray'ın yaptığı kolpadan sonra elimizde Kasımpaşa ve Olimpiyat kalıyor. Takımın avrupada mücadele edecek olması ve Kasımpaşa Stadı'nın küçük olması bizi olimpiyata itiyor. Aslında çokta üzülecek bir şey değil bu. En azından eskisi gibi yol sıkıntısı yok stadın. :)

İnşallah yeni stadımıza 2014-2015 sezonunun başında kavuşuruz. Projeler gerçek olursa çok daha güçlü geleceğimiz kesin. Stad ile ilgili projeler bir yana özellikle Fikret Orman'ın son açıklamaları beni heyecanlandırdı. Projeler ile gelecek sezon borcun 200 Milyonlara düşeceğini anlatan başkana nedense benim güvenim sonsuz. (ki kimseye güvenmem kolay kolay.) Eğer öyle bir şey olursa sonraki sezonda stadın gelirleri ile birlikte önümüz iyice açılır düşüncesindeyim. 

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Alex Ferguson Kariyerine Nokta Koyuyor

Sabah sabah aldığım bir haberle şok oldum. Manchester United teknik direktörü Alex Ferguson, sezon sonu görevini bırakacağını ve artık emekli olacağını açıklamış. Sanane oğlum diyenler çıkabilir ama yazımın başında belirteyim Ferguson benim için düne kadar en iyi teknik direktördü. Son zamanlarda Guardiola , Klopp, Mourinho gibi çıkış yakalayan teknik direktörlerin gölgesinde kaldı. Ancak onun geçmişte yaşadığı başarılar yetiştirdiği oyuncu ve antrenörler azımsanmayacak kadar fazla. Hal böyle olunca benim gibi futbolu takip eden birisi için ona hayranlık duymak gayet doğal. 26 yılın ardından oradan ayrılmak zor olacak Sir ama artık çekilmenin biraz da kendi hayatını yaşamanın zamanı gelmişti.



Manchester taraftarı kadar tüm dünyanın merak ettiği asıl soru Ferguson'un yerine kimin geçeceği. Ferguson'dan alacağı bayrağı en uç noktaya kadar taşıyacak kalitede bir ismin geleceği şüphesiz. Bu ismin kim olacağı hakkında dedikodular başlasa da benim tahminimce gelebilecek kişiler sayılı. İngiltere'ye dönmek istediğini her fırsatta dile getiren Mourinho benim ilk adayım. Real'den ayrılması biraz zor olacak ama başarıya doymuş olması onun kendi hayallerinin peşinden gitmesine destek olacaktır. Bir diğer isim Premier Lig'de Ferguson gibi istikrarı ile bilinen Everton'un teknik direktörü David Moyes. Aldığı düşük bütçeli oyuncularla kurduğu takım ile büyük başarılar yakalaması onun kırmızı şeytanlara gelmesinde büyük etken olacaktır. İsmi geçen bir diğer teknik direktör ise Klopp. Dortmund'a şüphesiz tarihinin en büyük başarısını yaşatan Klopp bence Dortmund'dan ayrılmayacaktır. Kulüp ile özdeşleşmesi ve Şampiyonlar Ligi'nde final oynatması onun Dortmund ile olan bağlarını daha da güçlendirecektir.

Benim kendi düşüncem bu yönde. Ama ben Pep Guardiola'nın Machester United menajerliğine çok yakışacağını düşünüyorum. Bayern Munich ile sezon sonu için anlaşmamış olsaydı onun da bu görevde kendini görmek isteyeceğini düşünüyorum. Sir Alex Ferguson futbolun sembol adamlarından birisi olmayı başarmıştır. Teknik olarak yerini doldurmakta sıkıntı çekmeyecektir Manchester ancak mental olarak onun gibi bir futbol dehasının eksikliğini tüm dünya hissedecektir.. 

7 Mayıs 2013 Salı

Feda Diye Diye

Yayınladığımız iki yazımızın da Beşiktaş ile ilgili olması ana temamızın Beşiktaş olacağı anlamına gelmiyor. Ancak bugün gördüğüm haberler ve uzun süredir üzerinde düşündüğüm olaylar üzerine sırayla yazmaya başladım. Önceliğimin Beşiktaş olması gönülden bağlı olduğum kulübüm düzlüğe çıkması ve başarılı işler yapmasını istediğimdendir. Kulüp olarak zor zamanlardan geçtiğimiz su götürmez bir gerçek. Ancak Feda sezonu olarak adlandırdığımız bu sezonun neredeyse boşa atılmış olması da en az onun kadar gerçek.



Fikret Orman ve yönetiminin yaptığı işleri her zaman takdir ettim. Gerçekten Beşiktaş'ın iyiliği için samimiyetle çalıştıklarını düşünüyorum. Ancak bu sezon herkese lanse edilen Feda olayının tam bir fiyasko olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu mantık olarak doğru ancak uygulanış biçimi olarak bence yanlıştı. Yapılan 110 yıllık bir kulübün ne geçmişine ne de büyüklüğüne yakışmadı.

Feda Diye Neler Yapıldı?

Kulübün saplandığı borç batağından kurtulması ve düzlüğe çıkması için uygulanan sıkı politikaları destekliyorum. Ancak başkanın, yönetimin ve son zamanlarda Samet Aybaba'nın açıklamalarının Beşiktaş'ın büyüklüğüne yakışmadığını düşünüyorum. Sürekli borçtan ya da futbol takımının bu ekonomik dar boğazda herhangi bir başarı elde edemeyeceği söylentilerini sürekli ön planda tutmaları hiç hoş değil. Feda temalı kampanyalar düzenlendi. Konser gelirleri sağlanmaya çalışıldı. Neredeyse yalvarır gibi ürün satışına yönelindi. Feda olarak yapılanların başında futbolcuların ücretlerinin revize edilmesi geliyordu. Bunun büyük oranda başarılı olduğunu düşünüyorum.

Neler Yapılmalıydı?

Futbolcuların ücretlerinde anlaşmalar ölçüsünde indirimin yapıldığını daha önce de belirttim. Oyunculara ödenen rakamlar gerçekten fazla idi. Özellikle büyük paralar alıp Beşiktaş'a alt yapıdaki oyuncular kadar bile katkı sağlamayan quaresma gibi oyuncuların takımdan temizlenmesi iyi oldu. Ürün satışına yönelinmeliydi. Ancak yalvarır cinsten değil. Bunun için futbol genel direktörlüğünde olduğu gibi iyi bir pazarlama ekibi kurulabilirdi. Yapılan kampanyaları taraftara kampanya olarak sunulması daha hoş olabilirdi. Kombine satışlarının arttırılması önemli bir husus. Bu konuda da yönetimi maalesef başarısız buluyorum. Yine aynı yöntem ile taraftara kombine satılmaya çalışıldı. Büyük oyuncularını kaybeden bir takım için kombine satışının azalması normal ancak Beşiktaş gibi bir kulübün geçmişine bakıldığında zaten öyle ahım şahım kombine satışı yapmadığını görmek zor değil. Dünya yıldızlarının getirildiği sezonu bakın kaç kombine satmışız. Bu tür satışları organize edecek profesyonel bir ekip olması gerekirdi. Varsa da başarısız olduklarını kendimce aktarabilirim. Dolayısıyla aynı kulvarda yarıştığınız rakiplerinizin sattığı forma ve kombine sayılarını görünce üzülmemek içten bile değil.

Ancak önümüzdeki yılların bu sene gibi karanlık olmadığı düşüncesindeyim. Beşiktaş'ın yavaş yavaş profesyonelleştiğini hissediyorum. Bunun ilk örneği futbol genel direktörlüğüne Önder Özen'in getirileceğine dair haberde gördük. Umarım bu kurumsallaşma çabaları başarı ile sonuçlanır. İyi bir ürün pazarlama ekibinin sıradaki iş olması gerektiği düşüncesindeyim. Feda sezonu bitmiştir. Evet Beşiktaş beklentilerin üzerinde bir oyun oynamış, talihsiz puan kayıpları ile daha iyi yerleri kaçırmış olabilir. Ancak bu bahaneler büyük bir kulübün arkasına sığınacağı türden değil. Bütün istek ve çabalarımız Beşiktaş'ımızın daha iyi olduğunu görmek içindir.

Önder Özen Beşiktaş'a Geliyor mu?

Kendi kendime takılacağım bir blog açmaya karar verdim. Hatırladığım kadarı ile bu kararı 4 ya da 5 yıl önce vermiştim bugüne nasipmiş. :) Genelde işlerini böyle sallayan birisi değilim ama bunu iş olarak değilde bir rehabilitasyon merkezi olarak gördüğümden bu zamana kadar sallamış olabilirim.

Blogumu açtıktan hemen sonra karşıma çıkan bir haber ile başlangıç yapmak istedim. Renklerine gönül verdiğimiz, bize son zamanlarda iyice cefa çekmeyi öğreten sevgili takımım Beşiktaş'ı ilgilendiren bu haber beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Ersin Düzen'in attığı şu tivit ile karşıma çıkan ve beni heyecanlandıran olayın baş kahramanı Önder Özen. Haberde Beşiktaş'ın son günlerdeki gündem maddesi olan futbol genel direktörlüğü için Önder Özen ile görüşüyor olması. Önder hocamı Ntv Spor'da takip edebildiğim kadarıyla biliyorum. Bence futbol bilgisi üst seviyede olan Beşiktaş'ın aradığı kan olarak nitelendirebiliriz kendisini.



Önder Özen Beşiktaş ile Anlaştı mı?

Ersin Düzen'in o tivitinin ardından Önder Özen'in twitter profiline baktım. Kendisi görüşmelerin olduğunu ama daha ortada herhangi bir anlaşma olmadığını belirtmiş. Dedim ya bu haber beni heyecanlandırdı; gönülden bağlıyız Beşiktaş'a, onu ayaklandıracak, hak ettiği yere taşıyabilecek herkese açıktır kapımız kadar yüreğimiz de. Kendisine ve futbol bilgisine güvendiğimizi tekrar belirtelim. Beşiktaş'ta önemli yerlerde görmek isterim kendisini. Böyle bir görev olacaksa ve kim gelecek deseler göstereceğim iki kişiden birisidir. Diğeri de sosyal medyada Başiktaş'lıların sıkça adını zikrettiği İbrahim Altınsay tabikide.(Ancak göreve gelmeyeceğine adım gibi eminim.)

Haberleri biraz araştırdığımda başkan Fikret Orman'ın bu görev için antrenörlük yapan birisini istemediğini öğrendim. Önder hoca şimdi yorumculuk yapıyor olsa da vakti zamanında 2008 yılına kadar Fenerbahçe'de çeşitli yaş gruplarında antrenörlük yapmıştır. Ancak bunun kendisinin bu göreve gelmesinde bağlayıcı bir etken olacağını düşünmüyorum. Bu habere benim kadar sevinen binlerce Beşiktaş taraftarı bulunmakta. Özellikle koyu bir Beşiktaş'lı olduğunu anladığım NTV Spor Beşiktaş Muhabiri Hakan Gündoğar'ın başlattığı hashtage gelen tivitleri incelediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Beşiktaş'ın iyi yerlere gelmesini isteyen taraftarlar olarak ne diyoruz;  .