7 Mayıs 2013 Salı

Feda Diye Diye

Yayınladığımız iki yazımızın da Beşiktaş ile ilgili olması ana temamızın Beşiktaş olacağı anlamına gelmiyor. Ancak bugün gördüğüm haberler ve uzun süredir üzerinde düşündüğüm olaylar üzerine sırayla yazmaya başladım. Önceliğimin Beşiktaş olması gönülden bağlı olduğum kulübüm düzlüğe çıkması ve başarılı işler yapmasını istediğimdendir. Kulüp olarak zor zamanlardan geçtiğimiz su götürmez bir gerçek. Ancak Feda sezonu olarak adlandırdığımız bu sezonun neredeyse boşa atılmış olması da en az onun kadar gerçek.



Fikret Orman ve yönetiminin yaptığı işleri her zaman takdir ettim. Gerçekten Beşiktaş'ın iyiliği için samimiyetle çalıştıklarını düşünüyorum. Ancak bu sezon herkese lanse edilen Feda olayının tam bir fiyasko olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu mantık olarak doğru ancak uygulanış biçimi olarak bence yanlıştı. Yapılan 110 yıllık bir kulübün ne geçmişine ne de büyüklüğüne yakışmadı.

Feda Diye Neler Yapıldı?

Kulübün saplandığı borç batağından kurtulması ve düzlüğe çıkması için uygulanan sıkı politikaları destekliyorum. Ancak başkanın, yönetimin ve son zamanlarda Samet Aybaba'nın açıklamalarının Beşiktaş'ın büyüklüğüne yakışmadığını düşünüyorum. Sürekli borçtan ya da futbol takımının bu ekonomik dar boğazda herhangi bir başarı elde edemeyeceği söylentilerini sürekli ön planda tutmaları hiç hoş değil. Feda temalı kampanyalar düzenlendi. Konser gelirleri sağlanmaya çalışıldı. Neredeyse yalvarır gibi ürün satışına yönelindi. Feda olarak yapılanların başında futbolcuların ücretlerinin revize edilmesi geliyordu. Bunun büyük oranda başarılı olduğunu düşünüyorum.

Neler Yapılmalıydı?

Futbolcuların ücretlerinde anlaşmalar ölçüsünde indirimin yapıldığını daha önce de belirttim. Oyunculara ödenen rakamlar gerçekten fazla idi. Özellikle büyük paralar alıp Beşiktaş'a alt yapıdaki oyuncular kadar bile katkı sağlamayan quaresma gibi oyuncuların takımdan temizlenmesi iyi oldu. Ürün satışına yönelinmeliydi. Ancak yalvarır cinsten değil. Bunun için futbol genel direktörlüğünde olduğu gibi iyi bir pazarlama ekibi kurulabilirdi. Yapılan kampanyaları taraftara kampanya olarak sunulması daha hoş olabilirdi. Kombine satışlarının arttırılması önemli bir husus. Bu konuda da yönetimi maalesef başarısız buluyorum. Yine aynı yöntem ile taraftara kombine satılmaya çalışıldı. Büyük oyuncularını kaybeden bir takım için kombine satışının azalması normal ancak Beşiktaş gibi bir kulübün geçmişine bakıldığında zaten öyle ahım şahım kombine satışı yapmadığını görmek zor değil. Dünya yıldızlarının getirildiği sezonu bakın kaç kombine satmışız. Bu tür satışları organize edecek profesyonel bir ekip olması gerekirdi. Varsa da başarısız olduklarını kendimce aktarabilirim. Dolayısıyla aynı kulvarda yarıştığınız rakiplerinizin sattığı forma ve kombine sayılarını görünce üzülmemek içten bile değil.

Ancak önümüzdeki yılların bu sene gibi karanlık olmadığı düşüncesindeyim. Beşiktaş'ın yavaş yavaş profesyonelleştiğini hissediyorum. Bunun ilk örneği futbol genel direktörlüğüne Önder Özen'in getirileceğine dair haberde gördük. Umarım bu kurumsallaşma çabaları başarı ile sonuçlanır. İyi bir ürün pazarlama ekibinin sıradaki iş olması gerektiği düşüncesindeyim. Feda sezonu bitmiştir. Evet Beşiktaş beklentilerin üzerinde bir oyun oynamış, talihsiz puan kayıpları ile daha iyi yerleri kaçırmış olabilir. Ancak bu bahaneler büyük bir kulübün arkasına sığınacağı türden değil. Bütün istek ve çabalarımız Beşiktaş'ımızın daha iyi olduğunu görmek içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder